Yukarıda örnekleri verilen travmatik olay sırasında veya sonrasında kişide dehşet, korku, çaresizlik, suçluluk ve utanç gibi tepkiler verdiyse bu tür olaylar artık ruhsal travmatik olaylar ya da ruhsal açıdan travmatik olaylar şeklinde adlandırılır.
Savaş, kaza, işkence, tecavüz, doğal felaketler, başka birinin vahşi biçimde öldürülmesi tanık olma gibi travmalar herkeste aşırı korku, şaşkınlık, öfke uyandırabilir. Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) yaşanan bu olaylardan sonra ortaya çıkan ve görülen belirtilerin geçmeyip, bilakis daha da kötüye gitmesi ile seyreden bir bozukluktur.
TSSB tanısını koyabilmek için ilk ölçüt ruhsal açıdan travmatik bir olay yaşamanın gerekliliğidir. TSSB belirtilerini 3 ana kümede toplamak mümkündür:
Hasta aşırı telaş ve korku içinde olur. En küçük uyaranda irkilme tepkisi verebilir. Huzursuz ve tedirgindir. Bunaltı ve depresyon görülebilir. Çevreye ilgisizlik, haz alamama, çabuk sinirlenme gibi belirtiler olabilir. Olayı sık sık hatırlama ve yeniden yaşıyor gibi algılama en tipik belirtilerdendir. Olay sık sık rüyalara girebilir, korkuyla uyanılabilir. Hasta olayı düşünmemek unutmak ister fakat başaramaz.
Hastalığın sıklığı toplumdan topluma, bölgeden bölgeye değişiklikle gösterir. Fakat felaketlerle karşılaşan insanların %30-40’ında TSSB geliştiği bilinmektedir. Her yaşta gelişebilir, en sık genç erişkinlerde görülür.
Bu hastalık ağır bir travmanın ardından ortaya çıkan bir hastalıktır. Tanı konulabilmesi için bu olay şiddet veya kaza içermelidir. Bu olayı kişinin bizzat yaşaması şart değildir. Tanık olmak ya da yakın bir tanıdığın yaşadığı travmanın ayrıntılarını öğrenmek ya da görev icabı bu yineleyici şekilde bu tür olaylarla karşılaşmak da bu hastalığa sebep olabilir. Belirtilerin en az 1 ay sürmesi ve kişinin günlük hayatını ciddi ölçüde etkiliyor olması gerekmektedir.
TSSB tedavisinde temel unsurlar ilaç tedavisi ve psikoterapidir. İlaç tedavisinde genellikle antidepresan grubu ilaçlar kullanılır.
Yaşanmış olan travmaya bağlı yaşanan bilişsel, duygusal ve davranışsal problemlerin ele alınmasında psikoterapiler tedavinin temel unsurudur. Travma Sonrası Stres Bozukluğuna (TSSB) yönelik geliştirilen psikoterapi yaklaşımlarında ana unsur, travmatik olay ile ilgili içsel yaşantılara maruziyet (exposure) müdahalesi olmuştur. TSSB ilişkili yayınlarda Bilişsel-Davranışçı Terapinin (BDT) ve göz hareketleri ile duyarsızlaştırma ve yeniden işleme (eye movement desensitization and reprocessing-EMDR) terapisinin belirgin olarak etkinlik gösterdikleri görülmüştür. TSSB tedavisinde temel zorluklar danışanların tedaviye başlamakta gönülsüzlüğü, tedaviyi yarım bırakma oranları, yetersiz yanıt ve relapslardır (nüks). Kabul ve Kararlılık Terapisi (Acceptance and Commitment Therapy-ACT) başta olmak üzere üçüncü dalga Bilişsel-Davranışçı Terapiler ise, olumsuz içsel yaşantıların müdahale edilmeden gözlemlenmesinin amaçlandığı kendindelik (mindfulness) deneyimlerine odaklanırlar ve semptom redüksiyonundan ziyade danışanın değer alanlarına yönelik eylemlerini arttırma amacındadırlar ve TSSB tedavisinin ilerlemesinde etkili olabilecekleri düşünülmektedir.