2 tip bağımlılık vardır. Bunlara fiziksel ve psikolojik bağımlılık denir. Fiziksel bağımlılık madde varlığına duyulan fiziksel ihtiyaçtır. Madde kullanılmadığında kişi bulantı, terleme, kusma, titreme, ishal, ağrı gibi fiziksel belirtiler yaşar. Psikolojik bağımlılık ise maddeye alışma, onsuz yapamayacağını düşünme halidir. Madde alınmazsa sinirlilik, mutsuzluk gibi psikolojik sorunlar ortaya çıkabilir.
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Donec tincidunt sem ut orci tempus, a accumsan nisl sodales. Cras diam sem, convallis a justo in, varius accumsan orci. Donec diam nisi, varius sed odio ac, scelerisque fringilla eros. Duis dapibus neque a dolor egestas luctus. Nam commodo tortor venenatis ullamcorper.
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Donec tincidunt sem ut orci tempus, a accumsan nisl sodales. Cras diam sem, convallis a justo in, varius accumsan orci. Donec diam nisi, varius sed odio ac, scelerisque fringilla eros. Duis dapibus neque a dolor egestas luctus. Nam commodo tortor venenatis ullamcorper.
Sigara Bağımlılığı
Sigara Dünya’daki en yaygın bağımlılıktır. Sigaranın içinde binlerce kimyasal madde bulunur. Kalp damar sorunlarından, pek çok çeşit kansere kadar zararlı etkileri vardır. İçindeki bağımlılık yapıcı madde nikotindir.
Alkol Bağımlılığı
Erişimi kolay, yasal, kendine has ritüelleri bulunan alkol toplumda en yağın kullanılan maddelerden biridir. Genellikle ergenliğin başlangıcıyla birlikte ilk kullanımı olan alkol tüketimi, ilerleyen dönemlerde bazen, kişisel (yaş, kişilik yapısı, geçirilmiş psikiyatrik bozukluk, genetik yatkınlık ve sosyal destek gibi) ve sosyal faktörlerin de etkisiyle, gittikçe artarak bağımlılık oluşturabilir.
Alkol kullanımı, sağlık sorunları, trafik kazaları, intihar, suça meyil, ekonomik sorunlar, iş ve aile yaşantısında sorunlar gibi pek çok olumsuz sonuca yol açmaktadır. Uzun dönemde kalıcı unutkanlık ve beyin hasarı gibi sonuçlara yol açabilir. Ayrıca uzun süre yoğun kullanım sonrası tıbbi destek olmaksızın alkol alımının kesilmesi sonrası Deliryum Tremens denilen ve ölümcül seyredebilen bir hastalığa da yol açabilir.
Belki de hakkında en fazla yanlış inanışları ve ritüelleri olan alkol, bağımlılık yapan kimyasal bir maddedir. Gastrit, ülser, vitamin eksikliği, karaciğerde yağlanma, siroz, hepatit, nörolojik rahatsızlıklar ve bunama gibi pek çok rahatsızlığa sebep olabilir. Şişede durduğu gibi durmadığı söylenen alkol, kullanıcılarının sağlıkları yanında sosyal ve iş hayatları üzerinde de ciddi kötü etkiler oluşturur.
Madde Bağımlılığı
Pek çok kimyasal madde, keyif verici, yatıştırıcı, enerji verici, algıları arttırıcı gibi etkileri sebebiyle kullanılmakta ve bu maddelere bağımlılık gelişmektedir. Bu maddelere örnek olarak, esrar, afyon, methamfetamin, ekstazi, kokain, uçucu maddeler örnek olarak verilebilir. Bu maddelerin kullanımında da bellek sorunları, kaygı hali, ritm bozuklukları, solunum sıkıntısı ve aşırı dozda ölüme yol açma gibi olumsuz sonuçlar ortaya çıkar.
Hint keneviri bitkisinden elde edilen, etken maddesi THC (Delta-9-Tetra Hydro Cannabinol) olan ve kullanımı en yaygın yasadışı maddedir. “Ottur zararı yoktur” denilerek pazarlanan esrarın düzenli kullanımında beyinde sebep olduğu hasar çalışmalarla ortaya konulmuştur. Özellikle bellek üzerine etkisiyle unutkanlığa ve düşünme-öğrenme ve sorun çözme yetilerinde kayba neden olur. Bunların yanısıra esrar Amotivasyonel Sendroma (isteksizlik, pasiflik, tembellik), anksiyete bozukluğuna, depresyona ve şizofreniye sebep olabilir. Sigaraya oranla Akciğer Kanseri geliştirme riski daha yüksektir. Erkeklerde testesteron seviyelerinde ve sperm miktarında, kadınlarda ise doğurganlıkta azalmaya sebep olur.
Hızlı bir şekilde şiddetli bir bağımlılık geliştiren bu maddeler, toz şeklindeki etken maddenin çözücüler yardımıyla bitki karışımlarına (yavşan otu vb) püskürtülmesiyle üretilir. Ölüme varan çok ciddi yan etkileri olan bu maddeler esrara göre çok daha yüksek etkiye sahiptir. Ölüme sebep olabilen Kalp ve Böbrek rahatsızlıklarının yanısıra, beynin öğrenme ve hafıza işlevlerinde kalıcı hasara sebep olabilir.
Yüksek bağımlılık geliştirme gücü olan, şiddetli yoksunluk belirtileri sebebiyle tekrar madde kullanımının sıklıkla görüldüğü opiyat bağımlılığının kişinin sağlığı ve hayatı üzerine ciddi etkileri vardır. Beyne olan etkisi sebebiyle solunum durmasına ve ölüme sebep olabilir. Kullanıcılarda enjektör ortak kullanımı ve riskli cinsel ilişkiler nedeniyle HIV, AIDS ve Hepatit gibi bulaşıcı hastalıklara sebebiyet verebilir.
Merkezi sinir sistemini uyararak etki eden Kokain hızla bağımlılık gelişmesine yol açar. Baş ağrısı, burun kanaması, damar tıkanıklığı, yüksek tansiyon ve felç gibi fiziksel rahatsızlıkların yanısıra kaygı, depresyon ve şizofreni gibi ruhsal sıkıntılara da yol açar. Kişinin aile, iş ve sosyal yaşamında ciddi sorun ve kayıplara sebebiyet verir.
Bir amfetamin türevi olan 3,4-metilendioksi-metamfetamin (MDMA) sokakta ekstazi, ex, pıt, şeker gibi isimlerle anılmaktadır. Duygusal yakınlık hissi uyandırması, uyarıcı etkisi ve ucuz olmasından dolayı kullanımı yaygındır. Baş ağrısı, konsantrasyon bozukluğu, ağız kuruluğu, çenede kasılma, iştahsızlık, uykuda bozulma, yorgunluk, depresyon ve paranoyaya sebep olabilir. Uyarıcı etkisinin bir sonucu olarak, aşırı hareketlenme sonrası su kaybına, vücut ısısında aşırı yükselmeye ve sonrasında da ölüme sebebiyet verebilir. Ayrıca yüksek tansiyon ve kalp rahatsızlığı olanlarda ölüme neden olabilir.
Hallüsinojik maddeler, kullanan kişinin gerçeklik algısını bozarak etki eden LSD, Ketamin, Psilosibin/psilosin (Magic Mushroom), Meskalin (Peyote Kaktüsü), MDMA ve fensiklidin gibi maddelerdir. Kullanımları baş ağrısı, baş dönmesi, öfke krizleri, olmayan sesler duyma, varolmayan görüntüler görme, panik atak, intihar isteği ve şizofreniye sebep olabilir.
Genellikle tıbbi tedavi amacıyla verilen ilaçların (Xanax, Akineton, Rivotril (Roş-2) vb) kontrolsüz kullanımıyla veya ilaç olarak kullanılması yasaklanmış Rohypnol (Roş-1) gibi preparatların kullanımı ciddi bir bağımlılık yapıcı güce sahiptir. Gittikçe artan miktarda madde kullanımına sebep olan tolerans gelişimine yol açarlar. Yargılama ve dikkat bozulması, uygunsuz davranışlar, dengesizlik, reflekslerde azalma, hafızada bozulma, solunumun baskılanması ve koma haline sebep olabilirler. Özellikle ileri yaş kullanıcılarda dengesizlik sebebiyle düşme sonrası kırıklar ciddi risk teşkil etmektedir. Genellikle tedavi amacıyla verildikten sonra kişinin kontrolsüz kullanımıyla bağımlılık oluşur. Kişi hekimler tarafından ilacın kesilmesinin istenmesine rağmen kapı kapı ilacı reçete ettirmeye çalışır, kendisine göre bahaneler üretir.
Kumar Bağımlılığı
Fuller kumar tanımını “kumar, gönüllü olarak riskin alındığı, kazanan ve kaybeden taraflardan oluşan ve çoğunlukla her iki taraf için de üretim gerçekleşmeden servetin yeniden dağılımının gerçekleştiği bir durumdur. Bu servet dağılımına karar veren süreç daima bir şans unsuru içerir veya yalnızca şansa dayanır” şeklinde yapmaktadır.
Kumar olarak oynanan oyunları sürekli ve süreksiz oyunlar olarak iki grupta inceleyebiliriz:
Bağımlılık yapma riski Sürekli oyunlarda Süreksiz oyunlara göre daha fazladır.
DSM 5 kriterlerine göre Kumar Oynama Bozukluğu tanısı 1 yıl içerisinde aşağıdakilerden en az dördünün bulunmasıyla konulur:
Madde kullanım bozukluğu için tanı ölçütleri vardır.
Bu ölçütler:
Bu 11 ölçütten 2 ya da daha fazlasının bulunması madde kullanım bozukluğu tanısı koymak için yeterlidir. 2-3 ölçüt hafif, 4-5 ölçüt orta, 6 ölçüt ve fazlası ağır derecede bozukluk olarak derecelendirilir.
Bağımlılık tedavisinde psikoloji destek, madde bıraktırmada, bırakınca tekrar başlamayı önlemede, hayatı yeniden düzenlemede kişiye destek olur. Ayrıca ilaç tedavisi, kişinin yoksunluk halindeki fiziksel ve psikolojik şikâyetlerini hafifletmede yardımcı olur.
Ailenin bir üyesi bağımlı olduğunda, ailevi sorunlar da beraberinde gelir. Bağımlı olan bireyin aile yaşamına etkisi, aile içindeki rolüne göre, ailede farklı sonuçlara yol açacaktır. Bu nedenle bağımlılık tüm aileyi etkileyen bir hastalıktır. Aile üyeleri farkında olmadan yaptığı davranışlarla bağımlı bireyin alkol madde kullanımını destekliyor olabilir. Bu nedenle bağımlılık tedavisinde ailenin kilit bir rolü vardır. İyileşme sürecindeki aile, ailevi yaşamı düzenleyerek bağımlı bireyi korur.
Aileler de bağımlılık tedavisine katılarak, iyileşme sürecine ciddi anlamda katkı sağlar.
Aile üyelerinin bağımlı bireyin alkol-madde alma isteği geldiğinde bu isteği farklı yönlere çekebilmesi şeklinde yönetebilmesi, kişilerarası ilişkilerin güçlendirilmesi ve aile içindeki eş bağımlı davranışların fark edilmesi için ailenin bağımlılık tedavisine katılması önemli bir etmendir.
Bağımlılık tedavisinde net bir başarı oranı söylemek zordur. Tedavi sürecindeki hastaların %40-80’i tekrar kullanmaya başlarlar. Süreç, genelde hayatın gidişatına bağlı olarak tekrar başlama ve bırakma döngüsüyle devam eder. Bağımlılıktan tamamen kurtulan kişiler muhtemelen daha önce bırakmada birkaç başarısız girişim yaşamışlardır. Tekrar kullanmaya başlama olursa esas hedef, bunun bir kayma olarak değerlendirilip zaman kaybetmeden gerekli destek alınarak iyileşme sürecine devam edilmesidir.
Bağımlılık tedavisinde temel mekanizma, kişinin alkol/madde yokluğunda yaşadığı fiziksel-ruhsal sıkıntıları azaltmaya ve alkol/madde kullanım isteğini azaltmaya yöneliktir. Bu amaçla pek çok farklı ilaç tedavisi kullanılabilir. Bunun yanında terapi yöntemleri de faydalı olacaktır. Yine de tedavinin başarısı açısından en önemli husus, kişinin bırakma konusundaki isteği ve hayatında gerekli değişiklikleri yapabilmesidir.