Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’nun (DEHB) yalnızca çocukluk ve ergenlik döneminde görüldüğüne ve DEHB’na bağlı sorunların erişkinlikte azalarak kaybolduğuna dair kanaat DEHB tanısı almış olan çocuklarda yapılan izleme çalışmalarıyla değişmiştir. Çocuklukta DEHB tanısı konulmuş olan kişilerin izleminde yaklaşık %40’ında ergenlikte sürdüğü ve yaklaşık %10’unda ise erişkinlikte DEHB belirtilerinin devam ettiği görülmüştür.
DEHB’nin tıp literatürüne girişi il olarak 18. yüzyıl İngiltere’sinde “kötü çocuklar” tanımlamasıyla olmuştur. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu tarihte, “çılgın aptallık”, “yetersiz engellenme”, “dürtüsel delilik” ve “Yaramaz Çocuk Sendromu” isimleriyle de adlandırılmıştır.
Hastalık olarak tanımlanması ise İngiliz Doktor Still tarafından 1902 yılında yapılmıştır. Amerika Birleşik Devletleri’nde 1917 yılında çıkan ensefalit salgını sonrasında, bu hastalığı geçiren kişilerin bazılarında DEHB benzeri davranış örüntülerinin görülmesi DEHB’ye karşı bilimsel ilgiyi artırmıştır ve bu bozukluğun beyinde meydana gelen bir örselenmenin sonucu olarak ortaya çıkabileceği düşüncesini geliştirmiştir. Bu sebeple DEHB’na o dönemde “Minimal Beyin Disfonksiyonu” adı verilmiştir.
Biyolojik ve çevresel faktörlerin hastalığın oluşumundaki etkisi 1960’larda araştırılmaya başlanmış ve asıl önemli etkenin kalıtım olduğu, çevresel faktörlerin DEHB gelişimde ikincil etkiye sahip olduğu belirtilmiştir.
Dikkat Eksikliği
Bir göreve yeterli süre ve yoğunlukta odaklanma zorluğu, dikkatin çabuk dağılması, hayallere dalma görülebilir. (Dikkatini toplamakta zorluk ve bu nedenle yanlışlar yapma/kazalara sebep olma, verilen görevleri bitirememe, zihinsel çaba gerektiren işleri yapmaktan kaçınma, dağınık ve düzensiz bir şekilde çalışma, eşyalarını kaybetme, yapması gereken işleri unutma vb.)
Hiperaktivite
Aşırı hareketlilik, yaşına uyumsuz şekilde uygunsuz bir kıpır kıpırlık şeklinde tanımlanır. (Aşırı konuşma, konuşma sırasında sırasını bekleyememe, oturması gereken etkinliklerde oturamama, oturduğu yerde kıpırdanma, huzursuzluk, “motor takılmış gibi” hareket halinde olma vb.)
Dürtüsel Davranışlar
Düşünmeden hareket etme, ani kararlar alma, kuralları umursamama gibi bulgularla görülebilir.
Her hareketli çocuk DEHB değildir. Belirtilerin yaygın ve kronik şekilde görülmesi ile tanı konulmaktadır.
DEHB’nin meydana çıkış nedeni tam olarak bilinmemekle beraber biyolojik ve çevresel faktörlerin birlikte rol aldığı düşünülmektedir. Yapılan çalışmalar, hastalığın genetik kökeninin varlığını göstermektedir. Fakat henüz hangi gen ya da genlerin buna yol açtığı netlik kazanmamıştır. Bunun yanında düşük doğum ağırlığı, çocukluk travmaları, enfeksiyonlar ve beyne zarar verici maddelerin de bu hastalık açısından riski artırdığı düşünülmektedir.
DEHB’in üç farklı klinik görünüm çeşidi bulunmaktadır.
DEHB’nin teşhisi için mutlaka bir psikiyatrist muayenesi gerekir. Dikkat eksikliği veya hiperaktivitenin tespit edilmesi amacıyla belirlenmiş özel kriterler vardır. Bu kriterler yeterince karşılandığı zaman kişide dikkat eksikliği veya hiperaktivitenin varlığı ortaya konur. Aynı zamanda dikkat eksikliği veya hiperaktiviteden en az birinin 12 yaşından önce başlamış olması; ev, iş, arkadaş çevresi gibi birden fazla ortamda görülmesi ve bu ortamlarda kişinin işlevselliğini olumsuz yönde etkiliyor olması gerekmektedir.
DEHB’nin kabul gören en temel tedavi yaklaşımı ilaç tedavisidir. Çocukluk çağında aynı zamanda okul ve aileyi de içine alan bilinçlendirici ve destekleyici yaklaşımlar fayda göstermektedir. İlk seçenek ilaç tedavisi olarak uyarıcı grup ilaçlar kullanılmaktadır. Bazı durumlarda diğer grup ilaçlara da başvurulabilir.
DEHB tanısı almış olan çocuklarda eşlik eden öğrenme güçlüğü olması durumunda mutlaka ek eğitim yardımı alınmalıdır. Aksi taktirde tedavi yeterince iyi bir sonuç vermeyebilir. Zekanın bazı öğrenme alanlarına yansımamasından kaynaklanan öğrenme güçlüğü, zekâ geriliği değildir.